Yazması zor bir konu "Aşk", üzerine milyonlarca, belki milyarlarca kitap yazılmış, şiir söylenmiş, şarkı yapılmış. Her sorduğunuz insana farklı bir halde kendini tasvir ettiren duygu. Gece yarısı treniyle gelir bazen aşk, yalnızlığınıza kurtarıcı olur,adınız zebercet olur, kitap olursunuz. Bazen yasaklanır, Aşk-ı memnu olur, dizi olur, ağlatır sizi. Bazen Mevlana'nın Şems'e aşkı gibidir sizin ki, yıllarca sohbet etseniz doyamazsınız. Bana en çok etki edeni Leyla ile mecnun'un hikayesidir. Bu Orhan Gencebay ile Fatma Girik'in oynadığı filmin hikayesinden biraz farklı bir öyküdür;
"Mecnun, bir kabile reisinin dualar ve adaklarla dünyaya gelmiş olan Kays adlı oğludur. Bir başka kabile reisinin kızı olan Leyla ile tanışır.
Bu iki genç birbirlerine aşık olurlar. Gün geçtikçe alevlenen
bu macerayı Leyla'nın annesi öğrenir.
Kızının bu durumuna kızan annesi, kızına çıkışır ve bir daha dışarı göndermez.
Kays Leyla'yı her zaman buluştukları yerde göremeyince üzüntüden çılgına döner,
başını alıp çöllere gider ve Mecnun diye anılmaya başlar. Kays'ın bu Mecnun halini öğrenen bölgenin vali'si Leyla'nın ailesiyle konuşmak ve Kays'ın durumunu anlatarak onları ikna etmek için Leyla'nın ailesinin evine gider. Vali'ye kahve pişiren Leylayı görünce vali şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemez ve doğru Kays'ın yanında alır soluğu. " Evladım Kays, Leyla'nın evine gittim kendisini gördüm. Leyla dediğin kız bizim buralarda yüzüne bakılmaz, evde kalmış kızlardan daha kara kuru, incecik bir şeye benzemez bir gariptir. Sen ki yakışıklılığı ile bu diyara nam salmış bir yiğitsin, gel vazgeç şu inadından, sözdür sana bu, diyarımızda beğendiğin budur dediğin, ahu gözlü kalem kaşlı tüm tazeleri önüne sereyim, seç içinden gönlünün istediğini." Kays'ın sözleri bir ok gibi sert ve hızla çıkar ağzından ; " Ey vali bey, sevdiğim biriciğim Leyla'ya laf edersin, çirkin dersin, söyle bana ey kendini bilmez, sen benim Leyla'mı gördüğüm gibi baktın mı Leyla'ya, benim gördüğüm gibi gördün mü onu. Şimdi tüm kızları sersen önüme bir Leyla'nın bir saç teline değişir miyim sanırsın.?" Vali'nin pes edip gitmesinden sonra, Leyla Mecnun'u aramak için çöle gelir, fakat geç kalmıştır, Kays çöllerde aşkından Mecnun olmuştur, tanımaz Leyla'yı. Bir süre sonra Leyla aşkından ölünce, Mecnun kabri başına gelerek orada ölür.
Bu iki genç birbirlerine aşık olurlar. Gün geçtikçe alevlenen
bu macerayı Leyla'nın annesi öğrenir.
Kızının bu durumuna kızan annesi, kızına çıkışır ve bir daha dışarı göndermez.
Kays Leyla'yı her zaman buluştukları yerde göremeyince üzüntüden çılgına döner,
başını alıp çöllere gider ve Mecnun diye anılmaya başlar. Kays'ın bu Mecnun halini öğrenen bölgenin vali'si Leyla'nın ailesiyle konuşmak ve Kays'ın durumunu anlatarak onları ikna etmek için Leyla'nın ailesinin evine gider. Vali'ye kahve pişiren Leylayı görünce vali şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemez ve doğru Kays'ın yanında alır soluğu. " Evladım Kays, Leyla'nın evine gittim kendisini gördüm. Leyla dediğin kız bizim buralarda yüzüne bakılmaz, evde kalmış kızlardan daha kara kuru, incecik bir şeye benzemez bir gariptir. Sen ki yakışıklılığı ile bu diyara nam salmış bir yiğitsin, gel vazgeç şu inadından, sözdür sana bu, diyarımızda beğendiğin budur dediğin, ahu gözlü kalem kaşlı tüm tazeleri önüne sereyim, seç içinden gönlünün istediğini." Kays'ın sözleri bir ok gibi sert ve hızla çıkar ağzından ; " Ey vali bey, sevdiğim biriciğim Leyla'ya laf edersin, çirkin dersin, söyle bana ey kendini bilmez, sen benim Leyla'mı gördüğüm gibi baktın mı Leyla'ya, benim gördüğüm gibi gördün mü onu. Şimdi tüm kızları sersen önüme bir Leyla'nın bir saç teline değişir miyim sanırsın.?" Vali'nin pes edip gitmesinden sonra, Leyla Mecnun'u aramak için çöle gelir, fakat geç kalmıştır, Kays çöllerde aşkından Mecnun olmuştur, tanımaz Leyla'yı. Bir süre sonra Leyla aşkından ölünce, Mecnun kabri başına gelerek orada ölür.
Leyla çirkin midir.? Ya da Mecnun'a göre mi güzeldir. Ya da Aşk var mıdır.? Yada Mecnun'un Leyla'ya olan aşkı mı vardır.? Bütün bunlar kafamızı kurcalar. Sahi "Aşk" neydi.?