11 Eylül 2011 Pazar

Yokuş aşağı

Hayat yokuş aşağıya giden frenleri patlak bir kamyona benzer, er yada geç bir nihayete erecektir. Peki bize düşen nedir bu yolda? Adımızın sonsuza kadar yaşaması için erkenden canımızı vermek mi ? Peki ya hayat bize hep kötü mü  davranır?
Zamanın birinde tek bir penceresi olan bir odada hapis kalan bir kız varmış, babası onu yaşamın tüm kötülüklerinden korumak için ne eve okunacak bir kitap, dergi, gazete alırmış, ne de kızla konuşsun diye bir arkadaş edinmesini istermiş. Kızının sorduğu soruları sadece kendi ve karısının cevaplamasını istermiş. Dışarıya baktığı pencereden bir yol ve karşıda dağlar görünürmüş. Tüm gün boyunca gelip geçen arabalara bakar, bir gün onlar ile gezebileceği günleri hayal edermiş. Arabanın içinde yaşananlarla ilgili kendince yüzlerce hikaye yazar, hepsinin içinde de kendine bir rol yazarmış. Bir gün hastaneye yetiştirmek zorunda olduğu bir hastası olan hemşire, bir gün bir suçluyu idama götüren bir cellat olurmuş hikayelerinde.Babası, annesi ne kadar anlattıysa hayatı da rolleri de o kadarmış. Bir gün annesi akşam yemeğini getirip biraz sohbet ettikten sonra uyumaya gittiğinde kapıyı açık unutmuş. Kız tüm saflığı ile gidip annesini uyandırmakla, dışarıdaki bilmediği hayata göz atmak arasında kalmış. Sonunda dışarısı daha cazip gelmiş. "Bir göz atar, geri gelirim" demiş kendi kendine. Yola doğru çıkarak gelen ilk arabayı gözüne kestirmiş. Kendisi gibi, arabanın ve içindekilerin korkmaması için kenarda saklanmış ve tam araba yaklaştığında önüne çıkarak bağırmış "beni de alın"  bu sesle birlikte acı bir fren ve kızın cansız bedeni yola boylu boyunca serilmiş. Fren sesi ile dışarıya çıkan anne ve baba kızın cansız bedeni yanında ağlamaya başlamış. Adam; "kapıyı niye açık bıraktın dikkatsiz kadın, senin yüzünden öldü gözüm gibi baktığım biricik kızım" diye haykırıyor muş. kadın ise; " Talihsiz kızım, kırk yılda bir geçen arabanın ezebileceği kadar talihsiz kızım benim" diye feryat ediyormuş. Ertesi gün orada yaşayanlar ise; " hiç dışarıya çıkarılmadı tabi kafayı yedi atladı arabanın önüne" diyorlarmış.Gerçekte ise, kızın hayatı orada son bulmuş, tüm koruma çabaları ise boşa gitmiş.
Kızın hayatı sadece o pencere idi, küçücük, başka hiçbir yeri görmeyen pencere. hayatımızın pencereleri gibi. belki o kızın kadar küçük değil bizimkiler, ama yine de bir pencere. Hayat yokuş aşağı giden bir kamyon gibi er ya da geç bir yerde bitecek. Ve ne kadar büyütürseniz pencerenizi o kadar çok şey göreceksiniz.

Dipnot: Yazıyı okurken alttaki şarkıyı dinlerseniz iki kat etki yaratıyor yazı.Ben yazarken öyle yaptım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder