30 Ağustos 2011 Salı

Bu bayram..



Bugün bayram, hemde doğum günüme denk gelen bir bayram, 30 ağustosu saymıyorum, çocukluğumdan beri sanki doğum günümü kutluyorlar mış gibi sevinmemin şimdi ne kadar saflık olduğunu gördükçe, şimdi o günlerin acısını çıkarırcasına Zafer bayramı bana uzak geliyor. 23 nisan; çocuk bayramı, 19 mayıs; gençlik bayramı, 30 ağustos'ta doğum günümün bayramı gibi gelmiştir bana. 23 nisanda okulun törenlerinde sahneye çıkarken, gösterileri izlerken tattığım coşku, orta okul, lise çağlarında, 19 mayısta stadyum'da yaptığımız, izlediğimiz gösterilerde yaşadığım heyecan, 30 Ağustos'ta pastadaki mumları üflerken yaşadığım mutluluk, bir daha geri getirilemez gibi duruyor. Oysa ki o günler ne kadar eğlenceliydi, sanki hayat boyu böyle sevinçler heyecanlar sürecekmiş gibi gelirdi.

Paul Bowles'un Çölde Çay kitabında yazdığı gibi; "İnsanın ruhu vücudunun en bitkin parçası. ne zaman öleceğimizi bilmediğimiz için hayat sonu olmayan bir yolmuş gibi geliyor bize." Bugün ise sonsuz bir sıkkınlık hissi var sadece, belki biraz sonra bir pasta keseceğim, belki çılgın bir partinin ortasında bulacağım kendimi. Kendimi iyi hissetmem bir sonraki doğum günüme kadar sürecek mi? En önemlisi o günlerde yaşadığım, bugün bile hatırladığım bayramlar gibi hissettirebilecek mi? Nerede o eski bayramlar gibi klasik bir sonuca ulaşmayacağım. Değişen hiç bir zaman bayramlar olmadı çünkü, sokakta neşe içinde koşuşturan kapıma gelip el öpme yarışına giren çocuklardan anlayabiliyorum bunu. Sonuçta değişen biziz, duygularımız, düşüncelerimiz, benliğimiz değişiyor. Herakleitos'un dediği gibi " Aynı nehirde iki kere yıkanamazsın" Dün bayramları en temiziyle, en safıyla yaşıyordum, bugün ise; en hüzünlüsünü, en sıradan halini. Belki de ileride bugünlerimi hatırlarken " Ne muhteşem günlerdi" diyeceğim. O sebeple şu anda yapabileceğim tek şey var. Sağ olduğuma, sağlıklı olduğuma şükretmek ve en mutlu olduğum anlarımın tadını çıkarabilmek. Her günümüz böyle bayram gibi geçsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder